Merkezi Yönetimlerin(Devletlerin) Derecelendirme Metodolojisi
Merkezi Yönetimlerin(Devletlerin) Derecelendirme Metodolojisi
  • A-
  • A
  • A+

Ülke riski bir ülkedeki sınır ötesi döviz borcu ve yatırımlarının içerdiği tüm borçluların kredi riskini, merkezi hükümet riski ise sadece hükümetin (egemenin) yükümlülüklerini zamanında yerine getirme riskini kapsamaktadır.  Bu açıdan ülke riski ile merkezi hükümet riski birbiriyle tam eş kavramlar olmadığı için merkezi hükümet derecelendirmesi ile ülke derecelendirmesi kavramları oldukça farklıdır. Ancak ülke riski merkezi hükümet riskini de içeren daha büyük bir küme olup ülke içindeki özel sektör dahil olmak üzere tüm borçluların değerlendirilmesini kapsamaktadır. Ülke riski kavramı ülkedeki politik ve ekonomik çok sayıdaki faktörün incelenmesini gerektirdiği gibi yasal düzenlemeleri, yatırımcı hak ve kazanımlarını da değerlendirmeyi gerektirmektedir.

Diğer taraftan, ülke riski ile merkezi hükümet riski birbirine son derece bağlıdır zira ülke riskinin en önemli belirleyicisi merkezi hükümetin kararları ve politika aksiyonlarıdır. Merkezi hükümetler, ülkelerin kambiyo kontrolleri uygulamalarıyla transfer ve konvertibilite risklerinin belirleyici rolüne sahiptirler. Ülke riski; ülkedeki borçlu kişilerin dış borçlarını ödemede maruz kalabilecekleri transfer ve konvertibilite riskini içerdiği gibi, özel varlıklara hükümetin el koyma riski, vergi sisteminde veya şirketler hukukunda yapılabilecek değişiklikler gibi uluslararası benimsenmiş hukuk kurallarının dışına çıkılma risklerini de kapsamaktadır.

Transfer riski, özel kişi ve kurumların, hükümetlerin aldığı kararlara ve sınırlamalara dayalı olarak sınır ötesi borçlarını ödeyememe riskini ifade etmektedir. Ancak, transfer riski kamu dışı borçluların yani özel kesim borçlularının maruz oldukları bir risk olup, merkezi hükümetleri direkt olarak ilgilendirmemektedir. Zira hükümetler ve genel anlamda kamu kuruluşları borçlarını, transfer kısıtlamaları yüzünden değil, ya içine düştükleri döviz sıkıntısı nedeniyle ödeyemez ya da ödemeye istekli olmadıkları için ödemeyi aksatırlar. Ülke riski, çok genel bir tanımla temelde; 

  • Transfer riskinin, 

  • Merkezi hükümet riskinin, 

  • Ülkelerdeki yüksek kredi riskinin (özel kesimden kaynaklanan bankacılık kesiminin kredi portföyünün aşırı büyümesi ve temerrüt olasılığının artması hali şeklinde ortaya çıkan sistemik bir risk) 

toplamından oluşmaktadır. 

JCR ER metodolojisi kapsamında, belli bir idari bölgedeki en üst yönetim otoritesi merkezi yönetim ya da eş deyişle devlet olarak tanımlanmakta ve ülkelerin Merkez Bankaları ile diğer kamu kuruluşları hükümetin ajanları olarak yorumlanmaktadır. Dolayısıyla, ülkelerin Merkez Bankaları ile diğer kamu kuruluşları farklı seviyelerde derecelendirilebilmekte ve Merkezi hükümet ratingleri, ülkelerin uluslararası sermaye piyasalarına erişimleri üzerinde önemli bir rol oynamaktadır.

JCR ER metodolojisi kapsamında, merkezi yönetimlerin kendi vatandaşlarına karşı devlet olma özelliğinden kaynaklanan görevleri ve yükümlülükleri ile devlet kurumlarının birbirlerine karşı olan yükümlülükleri derecelendirme konusunun dışında kalmaktadır. Rating perspektifi açısından, merkezi idarelerin derecelendirilmesi; devletlerin yükümlülükleri ve özel alacaklılara karşı olan yükümlülükleriyle sınırlandırılmaktadır. Merkezi hükümet derecelendirmeleri;

  • Ulusal para cinsinden ve 

  • Uluslararası para cinsinden olmak üzere iki ayrı kategoride verilmektedir. 

Uluslararası para cinsinden derecelendirmeler; hükümetlerin döviz yükümlülüklerini yerine getirme isteklerini ve kabiliyetlerini ifade etmektedir. Hükümetlerin döviz yükümlülüklerini karşılayabilme imkanları, ülke ekonomisinin döviz yaratma kapasitesi ile doğru orantılıdır.

Ülkelerin döviz gelirleri genelde özel birimlerin mal ve hizmet ihraçları ile hariçte mukimlerin ülkeye yaptıkları döviz cinsinden yatırımlarla sağlanır. Hükümetler ise döviz borçlarını ödemek için, özel kişi ve kurumların ülkeye getirdiği dövizleri piyasadan satın alırlar. Bu nedenle hem yerel para hem de döviz cinsinden derecelendirme işlemi genel ekonomik performans ile yakından ilişkilendirilmektedir.

Yerel para cinsinden derecelendirmeler ise, hükümetlerin ödeme kabiliyetinden çok ödeme arzu ve istekliliklerinin yansımasını ifade etmektedir. Hükümetler temel gelirleri vergi ve benzeri kaynaklardan yerel para cinsi kalemlerden oluşmaktadır. Yerel para gelirlerinin yetersiz olması durumunda vergi oranlarını arttırmak yetkisini kullanabilirler veya yerel sermaye piyasalarından borçlanabilirler ya da gerekirse kısa vadeli Merkez Bankalarından avans alabilme veya para basma imtiyazını kullanabilirler.

Merkezi yönetimlerin veya devletlerin kredi riskini değerlendirmede JCR ER tarafından kullanılan faktörler, kamu borçlarının ödenebilirliği üzerine yoğunlaşmış olup, hükümetlerin ödeme kapasitesi ve istekliliğini ayrı ayrı belirlemeye yönelik olarak oluşturulmuştur. Bu faktörlerin ana karakteristiği; 

  • Merkezi hükümetlerin borç ödeme kabiliyetleri, 

  • Genel makroekonomik göstergeler,

  • Makroekonomik performans, 

  • Kamu iç ve dış borcunun miktar ve yapısı, 

  • İç ve dış finansman ihtiyacı,

  • Finans sektörünün yapısı,

  • Ekonomilerin dışa açıklığı, 

  • Ekonomik büyüme göstergeleri, 

  • Vergi toplama kabiliyeti

gibi finansal ve yapısal göstergeler ile doğrudan ilişkili indikatörlerdir. Yapısal faktörler arasında sayılan finansal sektörün yapısı, kırılganlığı ve merkezi hükümet üzerinde ileriye yönelik bir yük oluşturma olasılığı gibi hususların net olarak tespit edilmesi oldukça önemlidir. 

Diğer taraftan, enflasyon ile kur ve faiz volatilitelerinin düşük olması, devlet gelirlerinin artmasına sebep olduğu ve bu yolla kamu borçların ödenebilirliğini kolaylaştırdığı için, merkezi yönetimlerinin derecelendirmelerinde enflasyon, kur, faiz seviyeleri de rating faktörleri arasındadır.

Devletlerin dış borçlarının önemli bir bölümü piyasadan satın alınan dövizlerle ödenmektedir. Bu nedenle döviz kurlarındaki istikrar kur riskini azaltan bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda 

  • Ülkenin yabancı para gelirlerinin seviyesi, 

  • İthalat ve ihracat dengesi,

  • Borç ödemelerinin ihracat gelirine oranı, 

  • Döviz rezervlerinin miktarı ve ithalatı karşılama oranı,

  • Bütçe 

gibi kısa vadeli döviz likiditesini ölçen göstergeler risk değerlendirmesinde kullanılmaktadır.

Ekonominin dışa açıklığı dış ticaretteki artış ve büyümeye etkileri yönünden olumlu ve ani sermaye çıkışına maruz kalınması gibi yönlerden olumsuz etkiler yapabilen bir faktör olarak rating notları ile oldukça ilişkilidir. Sermaye hareketlerinin giderek hızlandığı günümüzde, küresel yatırımcıların olumsuz beklentileri nedeni ile toplu olarak sınır ötesine sermayelerini çıkartmalarına ve ülkelerde yaratacakları kırılganlıklara engel olmak üzere hükümetlerin bu gibi durumlarda sermaye çıkışına kısıtlama koyma riskleri de transfer riskinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

Daha uzun vadeli faktörler yönünden ise, yabancı sermaye ile desteklenen ekonomik kalkınmanın seyri ve bu yolla sağlanan dövizlerin verimli kullanımı ve dış borçların ödenmesi ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda;

  • Ekonomik büyüme hızı,

  • Yatırımların GSYİH'e oranı; 

  • İhracatın GSYİH'a oranı; 

  • Kişi başına GSYİH,

  • Fiyat hareketleri,

  • Uluslararası sermaye akımlarının ülkeye yönelik seviyesi ve kompozisyonu, 

  • Temerrüt geçmişi

ve benzeri göstergeler rating girdisi olarak kullanılır. 

Merkezi hükümetin borç ödeme kapasitesinin tespitine yönelik olarak yukarıda yer alan niceliksel faktörlerin yanında hükümetlerin borç ödeme arzu ve istekliliklerini ölçmeye yönelik olarak JCR ER metodolojisinde ayrıca niteliksel faktörler de kullanılmaktadır. Niteliksel faktörler arasında;

  • Genel politik riskler, 

  • Borçlarını ödemek için sahip olunan kaynaklarını kullanmaya dönük olarak hükümetlerin politik istekliliği, 

  • Ekonomi politikalarının öngörülebilirliği, 

  • Savaş çıkma veya rejim değişikliği, 

  • Siyasi otoritenin ve hükümetin istikrarı,  

  • Hukuka uygunluk, 

  • Yatırım ortamı,

  • Politika ve uygulamalarda şeffaflık, 

  • Yolsuzlukla mücadele uygulamaları, 

  • İç/dış karışıklık, 

  • Bürokrasi,

  • Demografik nedenlerle oluşabilecek sosyal ve ekonomik baskıların düzeyi

gibi riskleri göz önüne alınan önemli faktörlerdir. 

Borçlanma Araçlarının Derecelendirilmesi

JCR ER derecelendirme metodolojisine göre, borçlanma araçlarının derecelendirmesi ihraç eden kuruluşun kredi derecelendirmesini temel alarak yapılmakta ve borçlanma aracının özelliklerine göre bazen ihraç eden kuruluşun rating notunun üzerinde bazen de altında olabilmektedir. Rating notu daha yüksek bir kuruluş tarafından garanti edilen borçlanma senetleri veya herhangi bir varlığa veya gelir akımına dayalı olarak ihraç edilen borçlanma araçları ihraç eden kuruluştan daha yüksek rating notu alabilmektedir. 

Sermaye Piyasası borçlanma araçlarının derecelendirmesi söz konusu menkul kıymetin anapara ve faizinin zamanında ve tam olarak ödenme olasılığı hakkında verilen bir görüştür. Bu açıdan doğal olarak, menkul kıymetin ödenebilirliği onu ihraç eden şirketin temerrüt olasılığı hakkındaki görüşe dayanmaktadır. Bu konuda JCR ER’nin verdiği ihraç ratingleri, temerrüt riskini işaret etse de, mutlak bir temerrüt riski ölçütü olmayıp, sadece değişik borçlanma araçlarının birbirlerine göre standart risk kategorilerinde mukayese edilmesidir. 

Sermaye Piyasası borçlanma araçlarının temerrüt riskini incelerken, temerrüt olasılığını ve temerrüt anında kayıp tutarlarını etkileyecek faktörler dikkate alınmaktadır.
JCR ER metodolojisinde, borçlanma araçlarının derecelendirilmesi için temel olarak, firmaların, merkezi yönetimlerin, yerel idarelerin, kamu işletmelerin, finansla kuruluşların ve benzeri ihraççıların kurumsal kredi derecelendirme notları esas alınmaktadır. Kurumsal kredi derecelendirme notları spesifik, sistemik, transfer ve konvertibilite risklerini zaten içermektedir. Dolayısıyla Kurumsal kredi derecelendirme notlarına ilaveten borçlanma araçlarının; 

  • Teminat yapısı, 

  • Sigortalı olup olmaması, 

  • Garanti kapsamına alınıp alınmaması, 

  • Vadesi, 

  • Yatırımcıların yasal yönden korunma seviyeleri 

ayrıca değerlendirilerek, bu faktörlerden hesaplanan neticeler kurumsal kredi derecelendirme notlarına ilave edilerek borçlanma araçları için yeni ve bağımsız bir not oluşturulmaktadır.  Şayet ihraç edilen borçlanma senetleri için herhangi bir teminat yapısı oluşturulmamış ise genelde İhraç notları ile kredi derecelendirme notları benzer düzeyde oluşmaktadır.  Bu kapsamda; Hisse senetleri ve katılma İntifa senetleri dışında borçlanma aracı olarak ihraç edilebilecek sermaye piyasası araçları veya genel olarak menkul kıymetler, sağladıkları haklar, olanaklar, riskler, ihraç eden kuruluş ve sağladıkları güvenceler bakımlarından kendi içerisinde aşağıdaki gibi ayrışmaktadır. 

1.    Tahviller
  1.1.    Devlet tahvilleri ve Hazine Bonoları
  1.2.    Güvenceli ve Güvencesiz tahviller
  1.3.    Primli Tahvilller, başa baş Tahviller
  1.4.    İkramiyeli Tahviller
  1.5.    Kara İştirakli Tahviller
  1.6.    Sabit ve Değişken Fazili tahviller
  1.7.    Nama ve Hamiline Tahviller
  1.8.    Hisse Senediyle değiştirilebilir Tahviller
  1.9.    Değiştirilebilir Tahviller

2.    Kar ve zarar Ortaklığı belgesi
3.    Hisse Senedi İle Değiştirilebilir Kâr Ve Zarar Ortaklığı Belgeleri
4.    Banka Bonoları ve Banka garantili bonolar
5.    Finansman Bonoları 
6.    VTMK-Varlık Teminatlı Menkul Kıymetler 
7.    İTMK-İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler
8.    VDMK-Varlığa dayalı Menkul Kıymetler
9.    Ortaklık Varantlar
10.    Aracı Kuruluş Varantları
11.    Kira Sertifikaları (Kira Sukuku) 
12.    Gayrimenkul sertifikaları
13.    Yatırım Fonu Katılma Belgeleri
14.    Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmeleri
15.    Kıymetli Maden Bonoları ( Altın, Gümüş, Platin Bonoları) 

İçerik ve kısıtları ülkeden ülkeye farklı olmakla birlikte borçlanma araçlarını, devletler, yerel idareler, kamu işletmeleri, şirketler, finansal kuruluşlar ihraç edebilirler.  Yerel sermaye piyasalarında oluşan tasarruf hacminin, piyasadaki fon ihtiyacını gerektiği şekilde karşılayamaması durumunda veya yerel piyasadaki faiz oranlan ile yurt dışı piyasalardaki faiz oranlarının farklılıklar göstermesi durumunda yurt dışı piyasalardaki düşük faiz ortamından faydalanmak isteyen, fon ihtiyacı içinde olanlar yurt dışı piyasalarda yabancı para cinsinden tahviller başta olmak üzere borçlanma araçları ihracı gerçekleştirilir.

JCR ER derecelendirme metodolojisine göre, borçlanma araçlarının derecelendirmesi ihraç eden kuruluşun kredi derecelendirmesini temel alarak yapılmakta ve borçlanma aracının özelliklerine göre bazen ihraç eden kuruluşun rating notunun üzerinde bazen de altında olabilmektedir. Rating notu daha yüksek bir kuruluş tarafından garanti edilen borçlanma senetleri veya herhangi bir varlığa veya gelir akımına dayalı olarak ihraç edilen borçlanma araçları ihraç eden kuruluştan daha yüksek rating notu alabilmektedir. 

Sermaye Piyasası borçlanma araçlarının derecelendirmesi söz konusu menkul kıymetin anapara ve faizinin zamanında ve tam olarak ödenme olasılığı hakkında verilen bir görüştür. Bu açıdan doğal olarak, menkul kıymetin ödenebilirliği onu ihraç eden şirketin temerrüt olasılığı hakkındaki görüşe dayanmaktadır. Bu konuda JCR ER’nin verdiği ihraç ratingleri, temerrüt riskini işaret etse de, mutlak bir temerrüt riski ölçütü olmayıp, sadece değişik borçlanma araçlarının birbirlerine göre standart risk kategorilerinde mukayese edilmesidir. 

Sermaye Piyasası borçlanma araçlarının temerrüt riskini incelerken, temerrüt olasılığını ve temerrüt anında kayıp tutarlarını etkileyecek faktörler dikkate alınmaktadır. 
Temerrüt olasılığı için özellikle geçmiş temerrüt verilerinden yapılan çıkarımlar göz önüne alınmaktadır. Temerrüt anında kayıp ise temel olarak temerrüt anındaki kullanım tutarının bir fonksiyonu olmakla birlikte ülkelerin yasal düzenlemeleri, yatırımcı hakları, takip sistemleri, icra-iflas yasaları, borçlanma araçlarının teminatındaki varlıklar gibi çok değişik niteliksel faktörlere bağlıdır.

Temerrüt anındaki kayıp veya mukabili geri kazanım oranlarını etkiyen en önemli faktörlerden birisi borçlanma araçlarının teminatıdır. Teminatlandırma ihraç edilen borçlanma araçlarının ödenmeme riski karşısında bir başka varlık ile desteklenmesidir. Teminatlar çok çeşitli olabilir. 

  • Varlık veya gelir akımı teminatı 

  • Sigorta 

  • Garanti 

Teminatın kalitesi ve likiditesi borçlanma senedinin kredi riski üzerinde oldukça etkilidir. Güçlü ve likit teminatlandırma temerrüt anında güçlü bir geri kazanımı ifade ettiği için tahvilin rating notunu yükseltir. Varlığa dayalı olarak ihraç edilen tahviller tamamen teminatlandırılmışlardır. Ayrıca, sermaye piyasası borçlanma araçları arkasına bir sigorta teminatı da alabilirler. Sigortalamanın amaçları arasında;

  • İlave yatırımcı gruplarına ulaşmak, 

  • Farklı piyasalardaki fiyat avantajlarını kullanmak, 

  • Borçlanma araçlarının taşıdığı transfer ve konvertibilite riskini hafifletmek veya bir başka değişle ülke riskinden kaynaklanan sistemik riskten arındırmak, 

  • İhraççının spesifik riskinin değerlendirilmesini öne çıkartmak,

  • Borçlanma araçlarının not seviyesini yukarı doğru ivmelemek

gibi güdüleri bulunmaktadır. Daha geniş kapsamda borçlanma araçlarının sigortaları ise yapılandırılmış finansman tahvillerinde "monoline" tahvil sigorta şirketleri tarafından yapılmaktadır. 

Monoline tahvil sigorta şirketleri gelişmekte olan ülkeler ihraççıları tarafından ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetleri sigortaladıkları gibi gelişmiş piyasalarda sub-prime adı verilen eşik altı yani spekülatif seviyedeki tahvilleri de sigortalamaktadırlar.

Tahvil rating notunun ihraç edenin rating notundan daha yüksek olmasının bir başka yolu da tahvillerin garanti edilmesidir. Garanti, tahvili ihraç eden şirketin içinde bulunduğu grubun bir başka şirketi, dâhil olduğu holding, sermayedarın bizzat kendisi veya uluslararası bir kuruluş tarafından verilebilmektedir. 

JCR ER tarafından borçlanma araçlarının kalitesi hakkında analizler;

•    İhraç eden firma kazançlarının faiz ve anapara ödemelerine yeterliliği açıdan etüd edilmesi,
•    Firmanın geçmiş ve mevcut finansal rasyoları,
•    Borçlanma araçlarının teminatlı olup olmadığı,
•    Teminat olarak gösterilmiş varlıkların piyasa değerlerinin ve yaratacağı nakit akımlarının yeterliliği ve zaman eş güdümü,
•    Yatırımcıların koruyuculuğu, hakları ve bu konudaki yasal düzenlemeler,
•    Borçlanma araçlarının öncelikli durumu,
•    İhraç edilen borçlanma aracının vadesi (Zira uzun vadelilerin notu daha düşüktür), 
•    Firmanın içinde bulunduğu sektörün durumu,
•    Firmanın yapısal dayanıklılığı, finansal yapı ve genel yapı dayanıklılığı 
•    Borçlanma araçlarının pazarlanabilir olup olmadığı,
•    Piyasa genel faiz oranları, enflasyon seviyeleri, borçlanma aracının faiz oranlarının sabit, değişken veya endeksli olup olmaması

gibi hususlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Genel olarak borçlanma araçlarına yatırım yapanlar, ihracı yapan kuruluşun ortağı değil alacaklısı durumundadırlar. İhracı yapan kuruluşun yönetimine katılamamakla birlikte, hisse senedi sahiplerinin kar paylarından önce borçlanma araçlarının faizleri ödenmektedir.  Borçlanma senetleri açısından aynı öncelik şirket tasfiyeleri aşamasında da geçerlidir.  Tahvillerin ihraç fiyatlarının ve kupon değerlerinin belirlenmesi çeşitli kriterlere bağlıdır. Bu kriterler;

•    İhraç edenin kredi riski (ki bu firmaların kredi derecelendirmeleriyle ölçülmektedir),
•    Vergi oranı ve miktarı,
•    Borçlanma aracının vadesi,
•    İhraçcının diğer tahvillerinin likiditesi,
•    Borçlanma aracının sağlayacağı getiri,
•    Risksiz tahvil olarak nitelendirilen Amerikan hazine tahvilleri arasındaki marj (risk primi),
•    Risk priminin içeriğinde yer alan hükümetlerinin temerrüt olasılıkları, ülke paralarının değer kaybetmesi (devalüasyon riski) ve yasal düzenlemeler gibi bileşenler,
•    Yerel sermaye piyasaları mevzuatı ile uluslararası kabul görmüş normlar arasındaki farklar
şeklinde sıralanabilir. Ayrıca, gelişmekte olan ülke hükümetlerinin yurt dışı piyasalarda ihraç ettikleri döviz cinsinden tahvillerde ise temerrüt riskinin yanı sıra transfer ve konvertibilite riski de bulunmaktadır. Bu tür riskler, hükümetlerin döviz transferlerine getirebilecekleri kısıtlamaları ve döviz cinsiden varlıklarının döviz cinsinden yükümlülüklerini ödemeye yeterli olmadığı durumları ifade etmektedir. Şirket tahvillerinin içerdiği riskler ise şirketlerin faaliyet gösterdikleri ekonomiye göre değişmektedir. Amerikan şirket tahvillerinde sadece şirket spesifik risk söz konusu iken gelişmekte olan ülke şirketlerinin ihraç ettikleri tahvillerde ülke riski olarak adlandırılan sistemik risk ve şirket spesifik riskleri de bulunmaktadır. Borçlanma araçlarına yatırım yapanlar açısından borçlanma aracının riskleri; 
•    Borçlanma araçlarının ihraç edildiği ülkenin makro-ekonomik ve politik ortamından ve yasal düzenlemelerinden kaynaklanan sistemik risk ,
•    Şirket ve ilişkili yatırımın maruz kaldığı veya kalacağı ve varlığın getirisiyle piyasa hareketleri arasında korelasyonu olmayan bölümü teşkil eden Spesifik risk, 
•    Yurt dışı piyasalarda döviz üzerinden ihraç edilen tahvillere özgü transfer ve konvertibilite riski
olmak üzere üç kategoriden oluşmaktadır.

Sistemik risk, tüm firmaları, devletleri ve projeleri farklı ölçeklerde etkileyen faiz oranları, kurlar, enflasyon oranları, satın alma gücü değişiklikleri, gibi piyasa faktörlerinin değişmesi ve siyasi krizler, savaşlar, uluslar arası politik ve ticari anlaşmazlıklar, askeri darbeler veya ihtimalleri, seçim dönemleri, komşu ülkelerle ticari ilişkilerin durması veya azaltılması gibi politik risk kanalıyla etkilenecek olan nakit akımı bozulmalarına bağlı varlık değerindeki net kayıp ya da azalmadır. Bilindiği üzere, Satın alma gücü riski enflasyon riskini yani fiyatlar genel seviyesinde yükselmeye bağlı olarak yerel paranın satın alma gücünü giderek kaybetmesini ifade etmektedir.

Yerel para cinsinden ihraç edilmiş borçlanma araçları, yatımcılar açısından yatırımlarının enflasyon oranına bağlı olarak değer kaybetmektedir. Faiz oranı riski ise piyasa faiz oranlarındaki aşağı veya yukarı oynaklık olasılığının söz konusu olduğu bir durum olup daha çok sabit getirili enstrümanlar için çok daha etkilidir. Spesifik Risk, şirketlerin ihraç ettikleri borçlanma araçlarında, hükümet tahvillerinin içerdiği sistemik risk unsurlarına ilaveten şirketin maruz kaldığı spesifik risklerin toplamıdır. Tahvillere ilişkin spesifik riskler, şirketin finansal gücünün ifadesi olan finansal risklerdir. Bu risk temerrüt olasılığı ile ilişkilendirilmektedir. Şirketin içinde bulunduğu iş kolu ve endüstriye ilişkin riskler ve yönetim riski olarak sıralanabilir. Tahvilin vadesine kalan süre ile ihraççı şirketin şirket değerinin volatilitesi de tahvil riski ile ilişkilendirilir ve tahvilin risk priminin belirlenmesinde etkili olur. Şirketlerin operasyonları ile ilgili olarak maruz kaldığı riskler 

  • Proje riski

  • Rekabet ortamı riski,

  • Sanayi riski,

  • Uluslararası risk

şeklinde sıralanabilir. 

Proje Riski: İlgili projeyi etkileyen risklerdir. Beklenen ve planlanan nakit akımlarının realizasyon seviyesinin tahmin edilenden farklılaşması ile neticelenir. 

Rekabet Ortamı Riski: Rakiplerin realize olan ve beklenilen tepkileri arasındaki farklı hareketleri doğrultusunda projenin nakit akımında olabilecek pozitif veya negatif etki riskleridir. 

Sanayi Riski: Beklenenden farklı gerçekleşen veya yenilenen teknolojiden kaynaklanan teknolojik risk, hukuksal düzenlemelerdeki değişikliklerden kaynaklanan yasal risk, oransız bir şekilde belirli bir sanayi dalı tarafından üretilen girdi niteliğindeki mallarındaki ve hizmetlerindeki fiyat değişiklerinden kaynaklanan emtia riski şeklinde sıralanan üç bileşenin nakit akımını ve kazancı etkilemesiyle ortaya çıkmaktadır. 

Uluslararası Risk: Şirketin yurtdışı projelerine ilişkin olarak, projenin nakit akımının ölçüldüğü para cinsinin şirketin stok fiyatı veya kazancının ölçüldüğü para cinsinden farklı olmasından dolayı karşılaşacağı risktir. Böyle bir durumda politik risk ve kurlardaki değişimler sebebi ile projeden elde edilecek kazanç ve nakit akımı beklenenden farklı olabilir. Yabancı piyasalarda oluşabilecek politik riskler ve kur risklerinden dolayı projenin nakit akımı üzerinde oluşacak ek belirsizliklerdir.

Şirketin tahviline verilen derecelendirmeler genel olarak şirketin borç yükümlülüklerini karşılama ve istikrarlı bir nakit akımı yaratma kapasitesini ölçen finansal oranlar doğrultusunda şirketin kredi değerliliğini yansıtmaktadır.

Sonuç olarak, JCR ER metodolojisinde, borçlanma araçlarının derecelendirilmesi için temel olarak, firmaların, merkezi yönetimlerin, yerel idarelerin, kamu işletmelerin, finansla kuruluşların ve benzeri ihraççıların Kurumsal Kredi derecelendirme notları esas alınmaktadır. Kurumsal Kredi derecelendirme notları yukarıda yer alan spesifik, sistemik, transfer ve konvertibilite risklerini zaten içermektedir. Dolayısıyla Kurumsal kredi derecelendirme notlarına ilaveten borçlanma araçlarının; 

  • Teminat yapısı, 

  • Sigortalı olup olmaması, 

  • Garanti kapsamına alınıp alınmaması, 

  • Vadesi, 

  • Yatırımcıların yasal yönden korunma seviyeleri 

ayrıca değerlendirilerek, bu faktörlerden hesaplanan neticeler Kurumsal Kredi Derecelendirme notlarına ilave edilerek borçlanma araçları için yeni ve bağımsız bir not oluşturulmaktadır.  Şayet ihraç edilen borçlanma senetleri için herhangi bir teminat yapısı oluşturulmamış ise genelde İhraç notları ile kredi derecelendirme notları benzer düzeyde oluşmaktadır.